Dostluğa Çağrı
Nereden geldik, nereye gidiyoruz?
Var mı bir bilen acaba?
Ne geldiğimiz yeri hatırlıyor,
ne de gideceğimiz yeri tam biliyoruz.
Oysa o kadar çok gelen oldu ki, doğal olarak giden de...
Biz ise, bekleme salonunda, sırasını bekleyen yolcu gibiyiz!
Bir gün...
Gelecek o son gün...
İşte gelmeden o gün...
Beklememeye karar verdim ben de!
Gönlümü bir garip sevdaya açıyorum şimdi...
Beni; ne olduğun, kim olduğun ilgilendirmiyor açıkcası!
Rengin ister siyah olsun ister beyaz...
Ya da ister sarı olsun ister kızıl..
Çekik gözlü de olabilirsin, Arap da...
Dişin ağrıyorsa eğer, bil ki, önemsiyorum seni!
İster Afrika'da, ister Kutuplar'da yaşıyor ol...
Amerika'da George, Almanya'da Hans, İngiltere'de Helga,
Mısır da Ahmad, İsrail'de Yakoob, Çin'de Çeng,
Japonya'da Wang da olabilirsin!
Duygulanıyorsan eğer, bil ki, önemsiyorum seni!
Etiğin, kimliğin, düşüncen...
İnancın, ülken, bayrağın...
Gücün, kuvvetin, milletin...
Fazla da ilgilenmiyorum doğrusu...
Ağlamayı biliyorsan eğer, bil ki, önemsiyorum seni!
Elime batan dikenin acısını duyuyorsan
yüreğinin taa derinliklerinde...
Güle bakarken gülmek,
Kuşa bakarken uçmak,
Yıldızlara bakarken uzanıp tutmak geliyorsa içinden...
Bu arada da okşuyorsan eğer kimsesiz bir çocuğun başını...
Bil ki, önemsiyorum seni...
Hele bir de sevmeyi biliyor ve de istiyorsan...
Ben de sana veriyorum istediğini, hem de bonkörce...
İstiyorum ki, sen ben ol, ben de sen...
Tıpkı aynı tende iki can gibi...
|
I do so, if to
live is to love
Yaşamak sevmekse eğer,
ben de öyle yapıyorum!
Öztürk Akkök
|