Biz ve çöpümüz!..

Orhan BOZKURT*

İki kişi bir araya geldik mi, başlarız kendimizden anlatmaya... Hele ikimizde Erzurumlu isek, ne Dadaşlığımızı bırakırız, ne de vatanperverliğimizi. Anlatırda anlatırız. "Biz öyleyiz, biz böyleyiz" diye...
Halbuki; biz hiç bir şeyizdir.
Aslında farkındayızdır da hiç bir şey olmadığımızın, ama yine de ısrar ederiz "İlla da bir şeyiz " diye...
Neyse... Gazetemizin birinci sayfasında okumuşsunuzdur... Bir Alman şirketi, bizim 'hiçbir şey olmadığımızı ' o kadar net anlatmış ki çöpümüzün bile Rus kapiği ile beş para etmediğini söylemiş...
Zorumuza gitmemesi lazım aslında. Ama yine de zorumuza gidiyor işte...
Bir şey olduğumuzu sanıyoruz ya hep...
Doğru...
Bizim çöpümüzden ne çıkar ki?
B... püsürden başka...
Yine de zoruna gidiyor insanın işte... Bir çok kentte çöp ihalelerini alabilmek için kafa kol kıran, mafyaları, çeteleri devreye sokan firmalar, iş Erzurum'a dayanınca talip bile olmuyorlar...
Ve biz halen daha övünüyoruz...
Erzurumluyuz, büyük şehiriz, bilmem neyiz diye...
Belki ismini satanlar para elde edebilir, yaşadığımız kentin...
Ama çöpü para etmiyor.
Bir de derler "Ulan ölümüz yeter onların dirisine" diye.
Hani ya niye yetmiyor, niye para etmiyor ölülerimiz.
Çöp; kullanılmaz, işe yaramaz, diri olmayan şey değil mi?
Daha ne kadar kendi kendimizi kandırıp, gerçekleri görmemek için gözlerimizi kapatacağız...
Çöpümüz bile para etmiyor beyler, çöpümüz...
Sanki kendimiz beş para ediyoruz da...
Ha!... Bu arada şu Alamanlara da teşekkür etmek gerek...
Bize yine bir şey olmadığımızı hatırlatmışlar...
Bu da yeter anlayana...
Habercilerden Haberler
Bu günlerde bizim bazı habercileri bir yurtdışı merakı sardı ki sormayın. Mehmet Şener ile Gürkan Çelebi'nin başını çektiği bu merak başımızı hayli ağırtacak gibi. ERGİAD'ın finansmanıyla ilk önce Gürcistan'a giden bu iki haberci haftalarca gazetedeki köşelerinden bize Gürcistan'ı anlattılar. Şimdi ise bir Üniversite'nin finansı ile Kıbrıs'a giden bu iki arkadaşımız eminim ki köşelerinden bu kez de günlerce Kıbrıs'ı anlatacaklar... Ancak, Şener ve Çelebi ile birlikte Kıbrıs'a giden fakat çalıştıkları gazetelerinde köşesi olmayan diğer haberci arkadaşlarımızın vilayet basın bürosunda bizim kulağımızı şişirecekleri ise şimdiden kesin. Özellikle Ayhan Türkez ile Recai Morkoç'un bizi hayli zor durumda bırakacaklarına kalıbımı basarım. Aman ha tedbirlerinizi alın. Benden söylemesi...
Bizim Cem Bakırcı'nın hafta içerisinde bir arkadaşının kurbanı olduğunu duymayan kalmamıştır. Cem Abi'nin 'Çantamı çaldırdım' diye tüm Erzurum'u ve Emniyet Teşkilatı'nı ayağa kaldırmasının ardından şimdi haberciler camiasında herkes kulaklarını ve gözlerini dört açıyor. Tüm haberciler, çantalarına bir başka sahip çıkıyor. Ne olur ne olmaz. Çünkü onlarında ekmek tekneleri de çantaları. Öyle değil mi Cem Abi... Ha!... Bu arada size bir de sır vereyim . Cem ile çok samimi olan bir kaç kişi, ona uyanıklığı ve habercilikteki titizliği nedeni ile 'kobra' deriz... Meğerse kobraları da soyarlarmış. Bu hafta onu da gördük.
Ve benden haberler... Bizim Turgay haftalardır Şef'e "Başkalarını yazıyor ama kendisinden hiç söz etmiyor" diye takılıp duruyor. İşte birazda benden haberler. Tahmin ettiğiniz gibi faturamı ödeyemediğim için telefonum yine servis dışı... Her sabah işe geç kalıyorum. Şefin verdiği bir çok işi unutuyorum. 5 Mayıs yaklaşmasına rağmen henüz bedelli askerliğimin ilk taksitini ödeyemedim (Bu gidişle galiba 30 yaşında 18 ay askerlik yapacağız).. Ve baharla birlikte yine aşık oldum... Ama kime onu bu kez bilmiyorum...


Çocuğum!...
Sevmek zor şeydir,
Çocuğum...
Koşmak gerekir..
. Koştun mu...
Yüreğin daralır, dizlerinin bağı çözülür...
Dünyanın en ağır yükünü taşıyan,
Çocuğum...
Sevme!..
Sevdin mi...
Yüreğin daralır,
Ezilirsin,
Büyüyemezsin...
Sevme çocuğum,
Bir kez sevdin mi...
Hep çocuk kalırsın...
O.B.

(*)Orhan BOZKURT, DHA Muhabiri
Ulaşabileceğiniz telefonlar: 0442 - 218 41 43 - 44


Birinci Sayfa